top of page

Jeju Adası: Doğanın Mucizesi, Efsanelerin Beşiği

  • Yazarın fotoğrafı: Pelin Işılak Dalmış
    Pelin Işılak Dalmış
  • 9 Tem
  • 3 dakikada okunur

Kraterlerden Lav Tünellerine, Deniz Kokulu Mutfağından Peri Hikâyelerine Uzanan Büyülü Bir Yolculuk

Kore Yarımadası’nın güney ucunda, okyanusun sakin suları arasında yüzen Jeju Adası, sanki dünyanın geri kalanından saklanmış bir cennet gibidir. Volkanik kraterler, lav tünelleri ve masmavi denizle şekillenmiş bu topraklar, yalnızca doğasıyla değil, yüzyıllardır anlatılan efsaneleri, zengin mutfağı ve benzersiz kültürüyle de bir keşif yolculuğuna davet eder. Burada güneş, doğudan Seongsan zirvesinin eteklerinde yükselir, sular Cheonjeyeon Şelalesi’nde sihirli bir yankı bırakır ve sofralarda dalgaların derinliklerinden gelen tatlar buluşur.


Volkanların İzinde: Jeju’nun Doğal Güzelliği

Jeju Adası’nın kalbi, milyonlarca yıl önce patlayan volkanların bıraktığı izlerle atar. Her yol, sizi farklı bir doğa harikasına götürür. Adanın doğusunda yer alan Seongsan Ilchulbong, yani “Güneşin Doğduğu Zirve”, volkanik bir kraterin mucizevi bir hikayesidir. Sabahın ilk ışıklarında bu zirveye tırmanırken rüzgar hafifçe teninize dokunur, tepede okyanusla buluşan güneşin turuncu ışıklarıyla manzara bir tabloya dönüşür.

Bu eşsiz manzaradan sonra adanın derinliklerine indiğinizde, Manjanggul Lav Tüneli sizi karşılar. Yer altına doğru ilerledikçe sessizliği dinler, lavların soğurken nasıl sütunlara dönüştüğünü hayranlıkla izlersiniz. Taşlaşmış akıntılar ve dev boyutlu sütunlar, adeta doğanın gizli kalmış bir katedrali gibidir.

Jeju’nun zirvelerinden bir diğerine, Hallasan Dağı’na vardığınızda ise bambaşka bir dünya ile karşılaşırsınız. Bu dağın eteklerinden zirvesine doğru yürüyüş yaptıkça, her yükseklikte farklı bitkiler, kuş sesleri ve yeşilin tonları size eşlik eder. Zirveye ulaştığınızda ise tüm ada ayaklarınızın altına serilir; lavların şekillendirdiği bu dünya, bu yükseklikten bakıldığında daha da büyülü görünür.


ree

Denizden Gelen Sofralar: Jeju’nun Yeme Kültürü

Jeju Adası, denizle bu kadar iç içe olunca, mutfak kültürü de haliyle okyanusla bütünleşmiştir. Burada hayat, masaya getirilen deniz mahsullerinde saklıdır. Adanın yüzyıllardır süregelen bir geleneği olan Haenyeo Kadın Dalgıçları, bu sofraların kahramanlarıdır. Denizin derinliklerinden çıplak elleriyle abalone (deniz kulağı), deniz kestanesi ve yosun çıkaran bu güçlü kadınlar, Jeju’nun ruhunu yaşatan gizli kahramanlardır.

Bir sabah, sahilde küçük bir lokantada oturup abalone çorbası yudumladığınızda, bu geleneğin bir parçası olduğunuzu hissedersiniz. Çorbanın hafif ama derin lezzeti, okyanusun gücünü sofranıza taşır. Ardından, Jeju’nun taze ızgara balıkları, yeşil yosun salataları ve ünlü kara domuz etiyle donatılmış sofralar sizi adeta bir lezzet şölenine davet eder. Her lokma, bu adanın toprağından, suyundan ve emeğinden gelen bir hikayeyi anlatır.


Efsaneler ve Hikâyeler: Adanın Kalbindeki Masallar

Jeju Adası, doğasının görkemini yalnızca kraterlerinde değil, efsanelerinde de saklar. Seongsan Ilchulbong’un hikayesi, adanın koruyucusu olan bir devin yarım bıraktığı bir eser olarak anlatılır. Güneşin doğuşunu izlerken, sanki devin yarım kalan nefesi kraterin rüzgarında yankılanır.

Adanın en büyüleyici noktalarından biri olan Cheonjeyeon Şelalesi ise yedi peri tanrıçasının geceleri ay ışığında gölette yıkandığı bir yer olarak bilinir. Şelalenin suları, tanrıçaların dokunuşuyla iyileştirici güç kazanmış; bu yüzden adanın insanları burada dilek diler, sulara dokunarak dualarını fısıldar.

Ve adanın her köşesinde gördüğünüz Dol Hareubang Taş Heykelleri… Adanın koruyucuları olarak kabul edilen bu taş dedeler, kötü ruhları uzak tutar ve ziyaretçilere huzur getirir. Elinizi heykelin burnuna dokundurduğunuzda, bir efsanenin parçası olduğunuzu hissedersiniz.


ree

Jeju’da Zamanın Durduğu Anlar

Jeju Adası, size sadece doğayı değil, hayatın ne kadar dingin ve güzel olabileceğini de gösterir. Lav sütunlarının yankılandığı sahil kenarlarında yürüyüş yaparken ya da okyanusun dalgalarının şarkı söylediği Cheonjeyeon Şelalesi’nin yanında otururken, sanki zaman sizin için durur.

Çay bahçelerinde bir fincan yeşil çay yudumlarken uzaktaki tepelerde yükselen Hallasan’a bakar, rüzgarın taşıdığı lavanta kokusunu içinize çekersiniz. Ve o an, Jeju’nun neden yalnızca bir destinasyon değil, bir huzur durağı olduğunu anlarsınız.


28 Ekim-6 Kasım 2025: Jeju’nun Masalsı Dünyasına Adım Atın

Güneşin doğduğu zirveler, yeraltına uzanan lav tünelleri, okyanusun derinliklerinden sofralara gelen tatlar ve yüzyıllardır anlatılan efsaneler… Jeju Adası, her köşesiyle bir masal diyarı gibidir.

28 Ekim - 6 Kasım 2025 tarihlerinde, doğanın ve efsanelerin buluştuğu bu adayı keşfetmek için bizimle yolculuğa çıkın. Seongsan Ilchulbong’da güneşi selamlayın, Hallasan’ın zirvesinde özgürlüğü hissedin ve Cheonjeyeon’un sularında hayallerinizi fısıldayın.

Jeju Adası’nda doğanın büyüsüne tanıklık etmeye hazır olun.

Yorumlar


bottom of page